Menü
Ara
|
Reçete 1
REÇETE DEFTERİ MECBURİ HİZMETE GİDECEK PRATİSYENLER İÇİN ÇEŞİTLİ KİTAPLARDAN, İNTERNET SİTELERİNDEN VE DİĞER HEKİMLERİN DENEYİMLERİNDEN DERLENEREK HAZIRLANMIŞTIR. İLAÇ İSİMLERİNDE YA DA DOZLARDA HATA BULURSANIZ DÜZELTİLMESİ İÇİN LÜTFEN HABER VERİNİZ.
AKCİĞER ÖDEMİ / AKUT KALP YETMEZLİĞİ: 9 AORT DİSEKSİYONU / AORT ANEVRİZMASI: 9 TAŞİKARDİ (SUPRAVENTRİKÜLER) : 25 AKUT ROMATİZMAL ATEŞ (ARA): 31 D VİT EKSİKLİĞİ / PROFİLAKSİSİ: 34 EKLEM AĞRISI: (septik artrit değilse). 36 HİPERHİDROZ (aşırı terleme) : 40 İDRAR YOLU ENFEKSİYONU (ÜST İYE). 40 İDRAR YOLU ENFEKSİYONU (ALT İYE). 41 KORNEA YARALANMASI / YABANCI CİSİM: 42 KIZAMIK/KIZAMIKÇIK/KABAKULAK: 43
ACİLLER
ANAFİLAKSİ:Hasta hemen uzandırılır, ayakları havaya kaldırılır. Hayat kurtarıcı ilaç adrenalindir. Hemen yapılmalıdır. Allerjiyi azaltmak için antihistaminik de hemen yapılır. Ve geç reaksiyonların oluşmasını engellemek için de steroid yapılır. Erişkin:
Çocuk:
Adrenalin dozu hasta düzelmezse 15 dk’da bir tekrarlanabilir. Gerekli şartlarda CPR yapılmalıdır. Eğer sadece çok hafif bulgular varsa yani hastada allerji belirtilerinden kaşıntı vb varsa adrenaline hemen gerek yoktur, sadece avil dekort yapılır. hasta gözlenir, belirtiler ilerler ve hastanın genel durumu biraz daha kötüleşirse adrenalin yapılır. (Not: Her türlü yiyeceğe ve ilaca karşı anafilaksi gelişebilir. En ufak bir ağrı kesiciye, kas gevşeticiye, hatta anafilaksiyi engellemek için yapılan ilaçlara karşı da gelişebilir. Bu nedenle en azından tüm enjeksiyonlar gözümüzün önünde yapılmalı ve hastalar acil servisten en az yarım saat önce gönderilmelidir. Bu sırada da boğazında kaşıntı, vücudunda kaşıntı ve kabarmalar, dudaklarda şişlik, nefes almada güçlük olursa hemen anafilaksi tedavisine başlanmalıdır. )
ANGİNA PECTORİS:MI benzeri göğüs ağrısı olur. MI’dan farkı ağrısnın 15 dk’dan kısa sürmesidir. Daha uzunsa MI gibi düşünülüp tedavi edilmeli. Anjina olduğundan emin olunduğunda;
İsordil tansiyonu çok düşürebilir, dikkat edilmelidir. Düşük tansiyonda verilmemelidir. AKCİĞER ÖDEMİ / AKUT KALP YETMEZLİĞİ:Akciğerde ral duyulur, solunum sıkıntısı olur. Tansiyon düşer. Hasta otursun.
AKUT BATIN:Akut batından emin olunduğunda yani defans, rebound, ani başlangıçlı çok şiddetli karın ağrısı varsa;
AORT DİSEKSİYONU / AORT ANEVRİZMASI:Bu hastalarda şiddetli sırt ağrısı, hipotansiyon, parapleji görülebilir. Sağ kol ile sol kol arasında 20 mmHg ‘dan daha fazla tansiyon farkı varsa şüphelenilmelidir. 1.)Hemen vitalleri kontrol edilerek stabil hale getirilmelidir. 2.)Entübasyona hazır olunmalıdır. 3.)Transfüzyon için kan hazırlanmalı, kan yoksa SF takılmalı ve hemen sevk edilmelidir.
Bu hastalarda MI olduğu sanılabilir. Fakat EKG’de MI bulguları olmaz. Hastada sorun olmadığı sanılarak bekletilmemelidir hemen sevk edilmelidir.
ASTIM ATAĞI:
Solunum sıkıntısı başka sebeplere de bağlı olabilir. Mesela pulmoner emboli olabilir. Veya anemi nedeniyle olabilir. Bu durumlarda ventolin pulmicort ile hasta rahatlamaz. Dikkat edilmelidir. Her hastada EKG görülmesi iyi olur. ( ÖRN: Solunum sıkıntısıyla bir hasta geldi. Ventolin pulmicort oksijen verdik ve nerdeyse hiç rahatlamadı. Sonra hemogram istedim her ihtimale karşı. Hastanın hemoglobini 6,1 geldi. Yani solunum sıkıntısı anemi nedeniyleymiş. Ve sorguladığımda birkaç gündür vaginal kanaması olduğunu söyledi. Derin anemi tanısıyla hastayı sevk ettim. Yani anemi de akılda tutulmalı. )
ATEŞ:Erişkin: 1 amp dikloron (IM) Çocuk: 5 yaş altında paranox fitil ver. Veya calpol ve pedifen ver.) 5 yaş üstünde calpol ve pedifen ver. Mümkünse Ilık duş ile periferik soğutma yaptır (soğuk duş değil kesinlikle. Vazokonstriksiyonla ateşin düşmesini daha çok engeller.) à parasetamol (calpol) 1 ölçekte 120 mg var... 10-15 mg/kg/doz verilir her dozda (pratik hesap olarak: her 10 kilo için 1 ölçek ver. Yani mesela 15 kg bi çocuğa 1,5 ölçek ver) à İbuprofen (pedifen) 1 ölçekte 100 mg var....5-10 mg/kg/doz verilir her dozda (pratik hesap olarak: her 10 kilo için 1 ölçek ver. Yani mesela 15 kg bi çocuğa 1,5 ölçek ver)
Ateşle gelen çocuk ateşi düşürülmeden eve gönderilmemelidir. (calpol’ün calpol-6-plus şeklinde olanı da var. Bunda bir ölçekte 250 mg parasetamol var. Yani 20 kg çocuğa 1 ölçek verilmelidir.) Ateş düşürmek için novalgine ilçelerde çok tercih ediliyor. Gerçekten de çok etkili ve hastalar çok rahatlıyor. Ama ciddi yan etki ihtimali var. Bu nedenle ben hiç tercih etmiyorum çok zor durumda kalmamışsam. ) BURUN KANAMASI:
BRADİKARDİ:Nabzın 60‘ın altında olmasıdır. 2 mg atropin’i 10 cc’ye sulandırılarak 1 dakikada gidecek şekilde yavaş yavaş IV olarak verilir. Hastanın nabzı takip edilmelidir. (not: 2 mg’dan daha az ya da daha fazla atropin verilmemelidir, ters etki yaparak nabzın daha da düşmesine sebep olabilir. Kullanılacak doz tek seferde 2 mg’dır)
BAŞ AĞRISI (ŞİDDETLİ):1 amp dikloron yaptır. Bulantısı varsa 1 amp dramamine ekle. Reçete olarak da:
Ülser öyküsü varsa parol ve dramamine ver Şu durumlarda hasta hemen sevk edilmelidir.
ÇOCUKTA SOLUNUM SIKINTISI:
DÖKÜNTÜLÜ ÇOCUK:Öncelikle allerji olup olmadığından emin olunmalıdır. İlaç öyküsü veya böcek sokması olup olmadığı sorulmalıdır. İlaca bağlı olduğu düşünülüyorsa ilaç kesilmeli ve yarımşar amp avil + dekort yapılmalı ve oral avil yazılarak gönderilmelidir. Kızamık kızamıkçık vb gibi viral hastalıklar düşünülüyorsa ateş kontrolü dışında verilecek tedavi yoktur. Hastada scabies (uyuz) da olabileceği akla gelmelidir. Çevrede benzer öykü varlığı, daha çok gece kaşıntının olması, parmak aralarında genital bölgede kaşıntı varlığı ihtimali arttıran bulgulardır. Uyuz tedavisi verilmelidir. 1.)Kwellada losyon --- temiz deriye boyundan aşağıya tüm vücuda sürülür, 10 saat sonra yıkanılır , 1 hafta sonra tekrarlanır. > 12 yaş: 30 ml, 6-12 yaş : 15 ml, 1-5 yaş: 7,5 ml, 1 yaş altı: 3,75 ml
DİABETİK KETOASİDOZ:
İlçe hastanesinde diabetik ketoasidozdan şüphelenilen hastalara sadece 1000 cc SF takılarak hemen sevk edilmelidir. İnsülin yapılmamalıdır. Diğer tedaviler daha ileri bir merkezde yapılmalıdır. Çocuk ise 10ml/kg olarak SF takılmalıdır.
DÜŞME:Nörolojik muayenesini yap. Aileyi tanıyıp tanımadığını, uykuya eğilimini sorgula. Bulantı kusma sorgula. eğer normalse 6-8 saat gözle. 6 saat sonunda sorun olmazsa aileye 24 saat aynı şekilde gözlemesini söyleyerek taburcu et. Bulantı-kusma-uykuya eğilim-nörolojik bozukluk olursa damaryolu açarak entübe edilebilecek şartlarda hemen sevk et.
FEBRİL KONVÜLZİYON:
1 yaşından küçük tüm bebekler, nörolojik bulgunun bulunduğu tüm çocuklar, nöbet sırasında ateş yüksekliği olmayan çocuklar, son 18 ayda FK öyküsü olan, komplike FK olan çocuklar mutlaka SEVK EDİLMELİ.
GİS KANAMASI:Treitz ligamanının üstünden kaynaklanan kanamalar üst GİS kanaması , altında kalan kanamalar alt GİS kanaması olarak adlandırılır. Kanamalarda önemli olan bu kanamanın hastanın hemodinamik durumunu bozup bozmadığıdır. Eğer hastada volüm açığı meydana getirmişse yani tansiyonda nabızda değişime sebep olmuşsa, baş dönmesi, göz kararması, ellerde ayaklarda soğuma, ortostatik hipotansiyon olmuşsa, iki tane büyük damar yolu açılır ve 1000 cc ringer laktat veya kolloid takılır. Foley sonda da takılır, üst GİS kanaması ise nazogastrik sonda takılır, mide oda sıcaklığında SF ile yıkanır (NG sonda takılırken sorun yaşandıysa bu basamak ihmal edilebilir, amacı tanıyı kesinleştirmektir) ve en kısa zamanda tam kan veya eritrosit süspansiyonu takılabilecek bir merkeze sevk edilmelidir. Eğer hastadaki kanama rektal kanama ise ve kanamanın rengi eğer kırmızı yani taze kan ise (hematokezya) ve damla damla ise büyük ihtimalle hemoroiddir, gerekli tedavi verilir. Miktarı fazlaysa ringer laktat veya kolloid takılarak hasta sevk edilir. Kan koyu renkte ise yani melena ise kanama GİS’in üst kısımlarından gelmiş ve sindirilmiş demektir, melena çok koyu renkli ve çok kötü kokuludur. Hasta ringer laktat takılarak üst merkeze sevk edilir. YALANCI MELENA: Demir, bizmut, organik kömür melena görünümüne yol açar. GLOKOM KRİZİ:
HEMATÜRİ:Eğer hastada anemiye ve volüm kaybına sebep olmamışsa acil serviste acil tedaviye gerek yoktur. Taş nedeniyle olmuşsa ağrı kesici, enfeksiyon nedeniyleyse antibiyotik verilerek gönderilir. Hematüri ile ilgili genel bilgiler: Hematüride ayırıcı tanıda yardımcı olacak belirti ve bulgular: 1-Hematüri yanında idrar sıklığında artma ve idrar yaparken yanma (disüri) sıklıkla idrar yolu enfeksiyonu varlığını düşündürür. Piyüri ile birlikte hematüri bulunduğunda daha çok üriner sistem enfeksiyonu akla gelir. 2-İdrar yapmaya başlamada zorluk olması (hesitancy), idrar akımının yetersiz, zayıf olması, idrarın damla damla gelmesi (dribbling) bir taş, tümör veya büyümüş bir prostat aracılığı ile mesane çıkışının obstrüksiyonunu akla getirir. 3-Yan ağrısı yakınmasının varlığında eğer kolik şeklindeki bu ağrı kasıklara ve uyluğa doğru yayılıyorsa sıklıkla üreteral bir taş veya üreter içerisinde pıhtı olabilir. 4-Bilateral, yanlarda, bazen karın sağ ve sol üst ve orta kadranda da hissedilebilen ağrı akut glomerülonefrit, renal infarktüs, renal ven trombozu gibi durumlarda da hematüri ile birlikte oluşabilir. 5-Hematüri yanında artralji, artirit, ciltte döküntü gibi yakınma ve bulguların olması Henoch-Schonlein purpurası SLE ve sistemik vaskülitler gibi hastalıkları düşündürür. 6-Hematüri öncesinde kanlı ishal ile seyreden bir hastalığın geçirilmiş olması hemolitik üremik sendromu akla getirir. 7-Makroskopik hematürinin ortaya çıkmasından yaklaşık 2 hafta önce boğaz ağrısı, akut üst solunum yolu enfeksiyonu veya cilt enfeksiyonu gibi bir rahatsızlığın geçirilmiş olduğunun öğrenilmesi poststreptokoksik glomerülonefrit varlığını akla getirir. 8-Hematürisi olan bir olguda işitme kaybının olması, ailede hematüri, böbrek yetmezliği, sağırlık gibi özelliklerin bulunması Alport sendromunu düşündürür. 9-Ekzersiz gibi ağır fiziksel aktivite sonrası ortaya çıkan geçici (24-48 saat) hematürilerin olabileceği hatırlanarak anamnezde bu durum sorgulanmalıdır. 10-Nefrolitiyazisin ailesel özellik göstermesi nedeni ile ailede böbrek taşı hikayesinin varlığı hematürik olgularda sorgulanmalıdır. 11-Hematürinin özellikle hastanın sağ veya sol yanının belirli bir travmaya maruz kalmasından sonra ortaya çıkması böbrekte arteriovenöz malformasyon gibi doğumsal vasküler anomalilerin varlığını hatırlatmalıdır. 12-Tropikal bölgelere seyehat sonrası hematüri gelişmesi mesanenin Shistosoma haematobium enfeksiyonunu akla getirir. 13-Persistan mikrohematürisi olan bir olguda zaman zaman ataklar şeklinde makroskopik hematürinin görülmesi ön planda glomerüler hastalığı düşündürürken, devamlı veya intermittant asemptomatik mikrohematüri bulunan veya gros hematüri atakları dışında hematürisi olmayan olgularda glomerüler bir patoloji olasılığı daha azdır. Özellikle IgA nefropatisinde hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonu ile makroskopik bir hematüri atağının gelişmesi sık karşılaşılan durumlardandır. Kahverengi veya kola renginde bir hematürik idrar orijin olarak böbrekleri akla getirirken pembe veya kırmızı renkli bir idrar öncelikle böbrek dışı nedenleri düşündürür. Hematüriye eşlik eden proteinüri varlığında glomerüler hastalık düşünülür. Proteinüri gibi eritrosit silendirlerinin de varlığı glomerüler orijinli hematüriler lehinedir, ancak eritrosit silendirlerini ortaya koymak her zaman kolay olmamaktadır. 14-Dismorfik eritrositlerin varlığı renal parenkimal hastalık, yokluğu ise ekstra renal kaynaklı hematürileriler lehine değerlendirilmektedir.
İkinci basamakta ayırıcı tanı yapılarak hastanın hematürisinin glomerüler mi yoksa nonglomerüler mi olduğuna karar verilir. Glomerüler hastalıkların tanısını koymak için bazı serolojik testlerden yararlanılmakla birlikte en değerli test böbrek biyopsisidir. Nonglomerüler hematürilerin nedenini ortaya koyarken idrar kültürü, IVP, renal ultrason, renal anjiografi, kanama diatezi testleri, hemoglobin elektroforezi, sistoskopi, günlük idrarda kalsiyum, ürik asit tayini ve idrar sitolojisi gibi testler yapılır.
HİPERTANSİYON:Tansiyonu yükselen hastanın başağrısı, bulantı kusması, görme bozukluğu, göğüs ağrısı, dispnesi, bilinç bulanıklığı olabilir. <140 / 90 à normal >140 / 90 ise önce 25 mg kapril ver. Hasta böylece bir kaç kez miksiyon ihtiyacı hisseder. Yarım saat sonra tansiyona bak. Düşmezse tekrar 25 mg kapril ver. Yine düşmezse 1 amp lasix yap. Yine düşmezse 1 adet nidilat kapsülü açarak ağzına damlat. Bu sırada ani hipotansiyona karşı dikkatli ol. Yine düşmezse perlinganit tak. Perlinganit takılı hasta yakından gözlenmelidir.
- Kapril bir ACE inhibitörüdür - Nidilat bir kalsiyum kanal blokeridir - Perlinganit bir nitrattır.
HİPOGLİSEMİ:Genelde insülin kullananlarda ya da uzun süreli açlıkta olur.
VEYA...
HİPOTANSİYON:Diastolik > 60 mmHg olmalı. Hastada MI? AV blok? Diseksiyon? İhtimali göz önünde bulundurulmalıdır. EKG çekilir, damaryolu açılarak 1000 cc SF takılır. Düzenli aralıklarla tansiyon ölçülür. Gerekirse 500 cc SF daha takılabilir. Muayene edilerek ipucu aranır. Duruma göre CPR gerekebilir. En kısa zamanda sevk edilmelidir.
HİPERGLİSEMİ:Önce hidrasyon yapılır, insülin yapılmaz. 1 saat kadar 1000 cc SF verilir. Ardından kan şekeri ölçülür, 200 ün üstündeyse 0.1 ünite/kg dozunda insülin subkutan olarak yapılır. Hasta hipoglisemi riski nedeniyle kontrol altında tutulmalıdır. Hipoglisemiye girerse hemen 20 cc % 10 dekstroz puşe olarak yapılır. Çok belirgin bir glukoz yüksekliği yoksa ertesi gün polikliniğe gelmesi önerilerek tedavi verilmeden gönderilebilir.
İNFANTİL KOLİK:Genelde ağlayan huzursuz bebeklerdir. Genel muayene yapılır. Muayene ve tahliller normalse ilaç verilmez. Aileye gazını çıkartması öğretilir. Gönderilir. (metsil isimli ilaç infantil kolikte sık verilmesine rağmen prospektüsünde infantil kolikte verilmez diye yazıyor.)
KONVÜLZİYON:
KOAH ALEVLENMESİ:
Solunum sıkıntısı başka sebeplere de bağlı olabilir. Mesela pulmoner emboli olabilir. Veya anemi nedeniyle olabilir. Bu durumlarda ventolin pulmicort ile hasta rahatlamaz. Dikkat edilmelidir. Her hastada EKG görülmesi iyi olur.
(Not: Normalde beyin sapındaki solunumu yöneten merkez, solunum sayısını ve derinliğini kandaki karbondioksit miktarına göre ayarlar. Karbondioksit artınca solunum da arttırılarak kandaki karbondioksit miktarı azaltılmaya çalışılır. Fakat KOAH’lı hastalarda kronik karbondioksit birikimi olduğu için solunum merkezinde karbondioksite duyarlılık azalmıştır. Bu hastalarda karbondioksit ne kadar artsa da solunumu hızlandıramaz. Bu nedenle solunumun devamı oksijen miktarına göre ayarlanmak zorunda kalır. Bu hastalarda oksijen azlığı solunumun artmasına sebep olur.
Yani sağlıklı insanlarda solunumun devamı karbondioksit artışına göre ayarlanırken KOAH’lı hastalarda oksijenin azlığına göre ayarlanır. Fazla oksijen verilmesi solunumu deprese edebilir.)
KİBAS:Başağrısı, papilödem, fışkırır tarzda kusma olur. KİBAS serebral iskemiye ve herniasyona neden olur. Acildir. Bu nedenle tanınması önemlidir.
MENENJİT:Erişkinde ense sertliği, başağrısı, ateş, bilinç bulanıklığı, iştahsızlık, halsizlik, konvülziyonlar olur. Muayenede 3 ay üstündeki çocuklarda meninks irritasyon bulguları olur, fakat 3 ay altında olmaz. 3 ay altında fontanel kabarıklığına ve yenidoğan reflekslerinin kaybına bakılır. ERİŞKİN:
ÇOCUK:
MI:
MİGREN:Hastalarda bulantı, ışığa gürültüye hassasiyet olur. Hastanın GİS ülseri yoksa dikloron IM yaptır Reçete olarak:
Avmigran sadece migren ataklarını geçirir. Atakların oluşmasını engellemez yani profilakside yeri yoktur. Sandomigran ise atakları geçirmez, sadece profilaksi için kullanılır.
PREEKLAMPSİ / EKLAMPSİ:Bir gebede tansiyon yüksekliğine ek olarak proteinüri ve ödem saptanırsa bu hastaya preeklampsi tanısı konur. Bunlara ek olarak bir de konvülziyon varsa eklampsi tanısı konur. Eklampside hasta hemen doğurtulmalıdır. Tansiyonu yüksek olmasına rağmen 220 mmHg’yi geçmedikçe antihipertansif verilmemelidir. Diüretik kontrendikedir. 10 mg diazem ve 6 gr MgSO4 yapılmalı (hastada idrar çıkış yoksa Mg yapılmamalıdır.)
Preklampsi / eklampsinin ilçe acilinde tedavisi ve takibi pek mümkün değildir. İmkanlar kısıtlıysa preeklampside hasta sadece damaryolu açılarak sevk edilmelidir. Kasılması varsa mümkünse diazem ve MgSO4 yapılarak sevkedilmelidir.
PULMONER EMBOLİ:
Hastada DVT bulguları da olabilir. Yani bacakta ağrı, şişlik, homans bulgusu (ayak dorsifleksiyonunda ağrı). Pulmoner damarlarda emboli olan hastada ani başlangıçlı nefes darlığı olur. Öksürük ve hemoptizi olur. Göğüs ağrısı olur. MI gibi sanılabilir. Fakat EKG’de MI’a özgü bulgular olmaz. Akciğer grafisinde pek bir bulgu olmaz. Ancak üzerinden uzun zaman geçmişse infarkta bağlı tabanı periferde olan beyaz çadır gibi görüntü olur.
RENAL KOLİK:
Renal kolikte önemli olan şey, bulguların akut batınla ayrımının yapılmasıdır. Çünkü akut batın acil cerrahi gerektirir fakat renal kolik için cerrahi gerekmez.
Anamnez, muayene ve tahlil sonuçlarında ani başlangıçlı ağrı, defans/ rebound varlığı, lökositoz, grafide hava sıvı seviyesi, diafram altı serbest sıvı varlığı akut batını destekler. IV sıvısı takılı şekilde ve nazogastrik sondayı da takıp mideyi biraz boşaltarak hiç bir ilaç vermeden sevk et. NG takılmakta zorluk çekiliyorsa bu basamak atlanabilir.
Eğer yukardaki bulgular olmadan, yavaş başlangıçlı ağrı, kostovertebral açı hassasiyeti, TİT’te eritrosit, grafide taş varsa, kramp tarzında gelip geçen ağrı varsa renal kolik ihtimali yüksektir. Bu durumda 100 cc SF içine 1 amp buscopan koyup IV olarak ver. Yarım saat sonra ağrısı devam ederse 1 amp dicloron (IM) yaptır. Ateşi varsa idrar yolu enf eklenmiş olması ihtimali nedeniyle antibiyotik ver. Şu reçeteyi yazarak gönder :
1-Amoklavin 1000 mg tb 2x1 (7gün) 2-Buscopan tb 3x1 3-Parol tb 4x1
SIVI ELEKTROLİT TEDAVİSİ:SIVI TEDAVİSİ:Sıvı tedavisinde kullanılan çözeltiler içindeki moleküllerin büyüklüğüne göre ikiye ayrılır:
Kristalloidler yani SF, RL ya da dekstroz çözeltileri gibi küçük partiküllü sıvılar daha çok hem sıvı hem elektrolit kayıplarının birlikte görüldüğü durumlarda tercih edilir. Elektrolit içerikleri ve oranları farklı olan isolyte M, isolyte S, isolyte P gibi solüsyonlar da kristalloiddir. Kolloidler ise büyük partiküllü olduğu için bulundukları yere suyu çekerek damar içi volümün artmasına daha çok yardımcı olur. Yani büyük kan kayıplarında kullanımı volüm kaybının dengelenmesini sağlar. Bunlar dekstranlar (örn: macrodex), jelatinler (örn: gelofusine), veya kısaca HES denilen hidroksietil nişastalardır (örn: hemohes).
Kan kayıplarında kristalloid de kolloid de verilebilir fakat 1000 cc kolloidin yaptığını ancak 4000 cc kristalloid yapabilir. Yani aynı etki için fazla miktarda kristalloid verilmesi gerekir. Bu hem pratik değildir hem de doku ödemine yol açabilir. Bu nedenle ciddi kan kayıplarında kolloidler tercih edilmelidir. Ciddi olmayan sıvı elektrolit kayıplarında ise SF gibi kristalloidler seçilmelidir.
Not: 15 yaş altındaki çocuklara solüt yükü daha az olan sıvılar verilir. Örneğin 1/3 izomix. (izomix = dekstroz ve SF karışımıdır. İçinde %3 dekstroz ve % 0,3 SF vardır.) Yetişkinlere SF verilir. Ayrıca içinde dekstroz ve SF’in değişik oranlarda karışım halinde bulunduğu sıvılar da hazır olarak vardır. SF izotoniktir. %5 dekstroz hipotoniktir.
ELEKTROLİT BOZUKLUKLARI:Na à 127 - 147 arasında ise normaldir. Normal sınırlar dışına çıkarsa nörolojik bulgular ön plana çıkar. Hiponatremi ya da hipernatremi gibi durumlar hızlı bir şekilde düzeltilmemeli, tedavi saatlere yayılmalıdır. Yoksa sinir sistemine ciddi zararı olur. K à 3,5 - 5,1 arasında ise normaldır. Normal sınırlar dışına çıkarsa kardiyolojik ve kas iskelet sistemiyle ilgili bulgular ön plana çıkar. Potasyum düşüklüğünde eğer düşüklük hafifse yani 3.0’ın altına inmemişse oral potasyum tercih edilmelidir. Oral alımın mümkün olmadığı durumlarda ya da 3’ün de altına inen durumlarda paranteral potasyum verilir Ca à 8,5 - 11,5 arasında ise normaldır. Normal sınırlar dışına çıkarsa kardiyolojik ve kas iskelet sistemiyle ilgili bulgular ön plana çıkar.
SVO:Nörolojik yönden anormallik (görme alanında ani bozulma, kas güçsüzlüğü, bilinç kaybı, ani konuşma bozukluğu vb) olan her hastada beyin damarlarında tıkanma veya yırtılma ihtimali akla gelmelidir ve hemen nörolojik muayene yapılmalıdır. Nörolojik muayenede saptanan anormallikler ve vücudun sağ ve sol yanı arasında farklı muayene bulgularının olması SVO ihtimalini arttıran bulgulardır. Hastanın en kısa zamanda büyük bir hastaneye sevki yapılmalıdır. Damar yolu açılıp gerektiğinde entübasyon yapabilecek ekip eşliğinde sevk edilmelidir. Hastada hemoraji ya da tromboz olduğu konusunda kesin ayrım yapılana kadar aspirin veya clexane gibi pıhtı engelleyici ilaçlar verilmemelidir. Durumu daha da kötüleştirebilir. Beyin perfüzyonunun bozulduğu durumlarda bu durumun düzelmesi amacıyla tansiyon biraz yükselir. Bu nedenle SVO’da hafif yüksekliklerde tansiyon düşürülürse beyin perfüzyonu daha da kötüleşir, yani tansiyon düşürülmemelidir çok yüksek değilse. SEPSİS:Vücuttaki bazı durumlarda bağışıklık sistemi tamamen uyarılarak yaygın bir inflamatuar yanıt oluşabilir. Kalp hızlanır, solunum hızlanır, hastanın ateşi çıkabilir veya vücut sıcaklığı normalden daha düşük olabilir. Hipoksi olur, hastanın idrar çıkışı azalır. Bu duruma sistemik inflamatuar yanıt sendromu yani SIRS denir. Yukarıdaki belirtiler kesin SIRS tanısı koydurmaz fakat şüphelendirir. Enfeksiyon, travma, yanık veya akut pankreatit SIRS nedeni olabilir. Eğer SIRS’in nedeni herhangi bir enfeksiyon ise bu duruma sepsis denir.
Sepsisten şüphelenmek için bakılacak belirtiler:
Kanıtlanmış veya şüphelenilen bir infeksiyon varlığı ve aşağıdakilerden bir kısmının varlığı: • Genel kriterler
• İnflamasyon belirteçleri
• Hemodinamik belirteçler
• Organ fonksiyon bozuklukları
• Doku perfüzyonu
İlçelerde acil servislerde enfenksiyon bulgusu varlığında yukardaki bulgulardan bazıları varsa sepsisten şüphelenilmeli ve hastanın vital bulguları desteklenerek iki tane damaryolu açılarak sevk edilmelidir. Hipotansiyon eklenir ve sıvı verilmesine rağmen tansiyon normal değerlere gelmezse hasta septik şoka girmiş demektir.
Sevk ederken yapılacaklar:
SENKOP:Hipoglisemi hipotansiyon, aritmi, MI, epilepsi nedeniyle olabilir. 1.)Kan şekeri ve tansiyon bakılmalıdır. 2.)EKG çekilmelidir. 3.)Nörolojik muayene yapılmalıdır. 4.)Hemogram biyokimya ve kardiyak enzimler için kan gönderilmelidir. 5.)Kan şekeri düşükse 10 cc %10 dekstroz bolus olarak yapılmalı ve ardında 100 cc %5 dekstroz infüzyon şeklinde yapılmalıdır. 6.)Hipotansiyon varsa 500-1000 cc SF yapılmalıdır. 7.)Genç hastaysa, vitalleri, tahlilleri ve EKG normalse kendisini iyi hissediyorsa dahiliye polikliniğine gelmek üzere taburcu edilebilir.
STATUS EPİLEPTİCUS:
ŞOK:Dokuların yeterince perfüze olamamasıdır. Tansiyon düşer veya yükselir, solunum sayısı artar. Hastaların dolaşım ve solunumu değerlendirilmelidir. Dolaşım için şunlara dikkat edilir: Eğer el ve ayaklarda nabız normalse diğer organlarda da dolaşım var demektir. Tırnağa bastırılarak kapiller dolaşım zamanına bakılması da iyi bir göstergedir. Kapiller dolum zamanı en fazla 2 saniye olmalıdır. Eğer 2 saniyenin üstündeyse yeterli kardiak output yok ve beyin kanlanmıyor demektir, hasta nöbet geçirebilir. Solunum değerlendirilmesi için:
Periferik siyanoz olup olmadığına bakılır. Bunun için tırnak yatağına bakılır. En belirgin göstergedir. Mor ise oksijen yetersiz demektir.
ŞUUR BOZUKLUKLARI:Akla hipoglisemi, SVO, zehirlenme, travma, hipotansiyon gibi durumlar gelmeli ve ayırıcı tanı yapılmalıdır. Sebebi bilinmeyen tüm şuur bozuklukları adli vakadır ve adli rapor tutulmalıdır.
TAŞİKARDİ (SUPRAVENTRİKÜLER) :1.)EKG çek. 2.)100 cc SF içine yarım amp diltizem katılır. Monitorize ederek ver. 3.)Düzelmezse doz tekrarlanabilir. 4.)Yine düzelmezse 5 mg beloc IV olarak 5 dakikada gidecek şekilde yapılır. 5 dakika sonra tekrarlanabilir.
TRAVMA:Hastanın solunumu dolaşımı kontrol edilir, pupillerine bakılır. Gerekli muayene yapıldıktan sonra eğer kafa travması varsa hasta en az 6 saat gözlenir. Bulantı kusma uykuya eğilim nörolojik muayenede anormallik olursa damaryolu açılarak sevk edilir. Eğer multipl travmalı hasta ise, mesela ciddi bir trafik kazası ise veya ciddi kafa travması varsa erişkine 1000 cc SF, çocuğa 20ml/kg sıvı takılır, belirgin bir kanama odağı varsa önce basınçlı tampon yapılır, yeterli gelmezse turnike uygulanabilir. Turnike her yarım saatte bir gevşetilmelidir. Ve hemen sevk edilir. Trafik kazaları ve diğer şüpheli olan travmalar adli vaka olarak kabul edilmelidir ve adli rapor tutulmalıdır.
ÜRTİKER:Avil + dekort amp IM olarak yapılır (erişkine 1’er amp, çocuğa yarımşar amp, çok küçük çocuğa çeyrek amp) Reçete olarak erişkine;
Çocuğa;
Hastanın bulguları ilerleyip solunumda soruna neden olursa hasta anafilaksiye giriyor demektir. Adrenalin hazır tutulmalıdır.
VAGİNAL KANAMA:Öncelikle hastanın gebe olup olmadığı önemlidir. Gebe ise meydana gelen kanama düşük tehdidi nedeniyle olabilir. USG yapılabilecek bir merkeze hemen sevk edilmelidir.
Gebe değilse kanamanın miktarı önemlidir. Eğer sızıntı şeklindeyse hasta rahatlatılarak polikliniğe yönlendirilir. Kanama fazla ise damaryolu açılarak hastaya 1000 cc ringer laktat takılır. Hemogram takibi yapılır ve anemiye yol açmışsa veya kanama kontrol altına alınamaz ve volüm açığına sebep olursa sevk edilir.
YANIK:Eğer sadece kızarıklık varsa bu 1.derece yanıktır. Tedaviye gerek yoktur, ağrısı varsa ağrı kesici verilir. Eğer bül oluşmuşsa, epidermiş dermis hasarlanmıştır, 2.derecedir. Büller kesinlikle kaldırılmamalı, doğal pansuman olarak kullanılmalıdır. Böylece daha hızlı iyileşir ve daha az iz kalır. Anestol ve furacin krem gazlı beze emdirilerek nemli bir pansuman hazırlanır ve pansuman yapılır, hastaya pansumanını iki günde bir yeniden yaptırması söylenir. Çocuklardaki pansumana silverdin sürülmez, sadece yetişkinlere sürülür. Pansumana rifampin ampul de kırılarak gazlı beze eklenebilir. Hastaya mutlaka tetanoz aşısı yapılmalı ve antibiyotik reçete edilmelidir. (amoklavin 625 mg tb 2x1 - 7gün, çocuksa 6 yaş altında amoklavin 200 mg 2x1 - 7gün, 6 yaş üstüne amoklavin 400 mg 2x1 - 7gün) Eğer hastada 3.derece yani ağır yanık varsa kas tabakasına kadar hatta daha derinlere kadar etkilenme var demektir. Hastada sinir uçları yanmış olduğu için ağrı olmaz. Çok su kaybeder. Hemen damaryolu açılarak ringer laktat takılır. Yanan ekstremite elevasyona alınır ve hasta hipotermiden korunmaya çalışılır. Foley sonda takılıp tetanoz aşısı yapılarak hemen sevk edilir.
Sıcak su dökülmesiyle oluşan yanıklar 2. derecedir. Güneşte kalmayla oluşan kızarıklık 1. derecedir. Fakat bül oluşmuşsa 2.derece olmuş demektir. Alev yanıkları 3. dereceye kadar ilerleyebilir. |
İstatistik
Online: 1 Misafir: 1 Kullanıcı: 0 |