Atrial fibrilasyon (AF) en sık gözlenen ritim bozukluklarından biridir. AF'da uyarılar atriumda düzgün bir şekilde yol alacaklarına atrium içinde aynı anda sayısız uyarı dalgası oluşup farklı yönlere hareket eder ve AV düğümden geçmek için birbirleriyle yarışırlar. Bu uyarılar kalbin elektriksel sistemi dışındaki dokulardan kaynaklanır. Bu uyarıların oluşması ile çok hızlı ve organize olmayan bir kalp ritmi oluşur. Atriumdaki uyarı sayısı dakikada 300-600 arasındadır. Ancak AV düğüm ventriküle geçen uyarı sayısını sınırlayıcı özelliğe sahiptir. Sonuçta nabız sayısı genellikle dakikada 150’nin altında olmakla beraber şikayete yol açabilecek kadar da hızlı olabilir.
Atrial fibrilasyonda atriumlarda dakikada 400-600 civarında uyarı çıkar (sarı renk ile gösterilen odaklar)
Monitorde elektrokardiyografik olarak atrial fibrilasyonun görüntüsü. Zeminde düzensiz atrial fibrilasyon dalgaları, kalbin kasılmasını ve dolayısı ile nabzı oluşturacak olan QRS dalgaları ise düzensiz aralıklı olarak görülüyor.
* Atrial fibrilasyon yaşlılardaki en büyük felç (inme) nedenlerinden
biri, kalpten kaynaklanan felç nedenlerinin ise başta geleni.
* Yaşlılardaki felç nedenlerinin ¼’ünü atrial fibrilasyon oluşturuyor.
* ABD’de her yıl 70.000 felce neden oluyor.
* Ritim bozukluğu ile hastaneye yatan hastaların 1/3’ünü atrial fibrilasyon oluşturuyor.
* Genel populasyondaki sıklığı %0.4 civarında, oran yaşla artıyor:
-25-34 yaş arasında %0.2,
-60 yaşın altında %1’den az,
-60 yaş üstünde %2-5 arasında,
-80 yaş üstünde %10.
* Atrial fibrilasyonlu hastaların %70’i, 65-85 yaşlar arasında.
* Erkeklerde kadınlara göre daha sık.
Atrial fibrilasyon neden tehlikelidir?
Birçok
AF’li insan uzun yıllar problemsiz bir hayat sürer. Ancak atriumlar
hızlı ve düzensiz kasıldıkları için kan akışı eskisi gibi hızlı olamaz,
bu da atriumlar içinde kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırır. Eğer bu pıhtı
yerinden kopup kalpten dışarı pompalanırsa büyük oranda beyin
damarlarını tıkayıp inmeye yol açabilir. Genel populasyonla
karşılaştırıldığında AF’li hastalarda inme riski 5 kat daha fazladır.
AF‘li hastalardaki pıhtıların yaklaşık yarısı beyine gidip inmeye yol
açarken, diğer yarısı ise vücudun diğer organlarına gidip (böbrek,
bağırsak, kalp) problemlere yol açabilirler. AF kalbin pompalama gücünde
yaklaşık %20-30 azalmaya neden olur. Bu durum özellikle mitral darlığı
gibi kapak hastalığı sonucu gelişen AF'de önemlidir. Çünkü AF gelişimi
ile hastaların şikayetleri çok artar. Uzun dönemde yüksek kalp hızı ile
beraber AF kalp yetmezliğine neden olabilir.
Atriyal fibrilasyon nedenleri nelerdir?
AF birçok hastalıkla ilişkili olabilir:
-Yüksek kan basıncı (hipertansiyon),
-Koroner arter hastalığı,
-Kalp kapak hastalıkları (özellikle mitral darlığı)
-Tiroid bezi hastalıkları,
-Kalp cerrahisi,
-Kronik akciğer hastalıklar (amfizem, astım vb),
-Kalp yetmezliği,
-Kardiyomiyopati (kalp yetmezliğine yol açan kalp kası hastalığı),
-Konjenital (doğumsal) kalp hastalıkları,
-Pulmoner embolizm (akciğer damarları içinde pıhtı gitmesi),
-Perikardit (kalp dış zarının iltihabı)
AF’li
hastaların en az %10’unda altta yatan bir kalp hastalığı saptanamaz. Bu
hastalarda AF, alkol veya aşırı kafein kullanımı, stres, bazı ilaçlar,
metabolik bozukluklar veya ağır enfeksiyonlar ile ilişkili olabilir.
Bazı hastalarda ise hiçbir neden bulunamaz.
Atriyal fibrilasyonda şikayetler nelerdir?
-Çarpıntı (sıklıkla olur),
-Enerji kaybı ve yorgunluk,
-Sersemlik hissi, bayılacak gibi olma veya baş dönmesi,
-Göğüste rahatsızlık hissi (ağrı, basınç veya huzursuzluk),
-Nefes darlığı (günlük aktivitelerle hissedilen nefes darlığı)
Atriyal fibrilasyon nasıl teşhis edilir?
Aşağıdaki tetkiklerle AF tanısı konabilir:
-EKG
-Ritim Holter monitörizasyonu
-Event recorder ve Transtelefonik monitör'dür.
Bu
tetkiklerle doktorunuz düzensiz ritim olup olmadığını, var ise ne türde
olduklarını, ne kadar zamandır sürdüğünü ve olası nedenleri
öğrenebilir.
AF için birçok tedavi seçeneği mevcut olup, bunlar;
-İlaç tedavisi,
-Kardiyoversiyon,
-Ablasyon tedavisi,
-Pacemaker (pil) tedavisi,
Cerrahi içerir.
Tedavi seçimi altta bulunan hastalığa ve hastanın şikayetlerine göre belirlenir. AF tedavisini amacı:
-Normal kalp ritminin tekrar kazanılması,
-Kalp hızı kontrolü,
-İnmenin önlenmesidir.
İlaç tedavisi
İlaç
tedavisi tedavi amacına göre planlanır. Eğer amaç normal ritmin
sağlanması ise antiaritmik ilaçlar kullanılır. Eğer bu hedef
sağlanamıyorsa doktorlar kalp hızını yavaşlatmaya çalışırlar. Her iki
durumda da hastalarda kalp içinde pıhtı oluşumunu engellemek için
antikoagülan adı verilen ilaçlar verilir.
Antiaritmik ilaçlar
AF'yi normal ritme çevirmek için veya hastayı normal ritimde tutmak için
verilir; Quinidex (Kinidin), Pronestyl (prokainamid), Norpace
(disopramid), Beloc, Lopressor, Tambocor (Flekainid), Rythmonorm
(propafenon), Darob (sotalol), Cordarone (Amiodaron) gibi ilaçlardır.
Ancak bu ilaçlar ile tedaviye karar verildiğinde ritminizin takip
edilmesi için hastanede yatmanız gerekebilir. Bu ilaçlarla AF'i normal
ritme çevirme şansı yaklaşık %30-60 civarında olup AF süresi uzadıkça
başarı şansı azalır.
Kalp hızı kontrolü: digoksin, beta blokerler veya kalsiyum kanal blokerleri ile yapılabilir.
Antikoagülanlar
(Kan sulandırıcılar): coumadin, AF’li hastalarda inme riskini %60-80
azaltabilir. Coumadin kullanıldığı zaman etkisinin yeterli olup
olmadığını kontrol etmek için düzenli aralıklarla PTZ-INR kontrolü
yapılmalıdır. Bazı hastalara aspirin de verilebilir. İlaçların etkili
olmadığı durumlarda başka işlemlere ihtiyaç duyulur.
Kardiyoversiyon
Birçok
hastada ilaç tedavisi AF'yi normal sinüs ritmine çeviremez. Bu hastalar
için kalbe kısa süreli yüksek enerjili elektrik şoku olan elektriksel
kardiyoversiyon uygulanabilir. Bunun için önce, hastanın ritmi ve
tansiyonu monitörize edilip kısa etkili bir yatıştırıcı verilir.
Sonrasında anormal ritmi durdurup normal kalp ritminin geri dönmesini
sağlamak için göğüs üzerinden pedallar vasıtası ile eksternal elektrik
şoku uygulanır. İşlem öncesi kan sulandırıcı verilebilir. Ayrıca normal
ritim elde edildikten sonra idamesini kolaylaştırmak için ek olarak bazı
antiaritmik ilaçlar da verilebilir. Bazı hastalarda işlem öncesi kalp
içinde pıhtı olmadığından emin olmak için yemek borusundan ucunda bir
ultrason cihazı olan ince bir tüp geçirilerek kalbin boşluklarının
araştırıldığı transözefajial ekokardiyografi (TEE) yapılması
gerekebilir. Bu yapılan işlem dışarıdan (eksternal) kardiyoversiyondur.
Kalp ameliyatları sırasında kalbin içine yerleştirilen elektrodlar
yardımıyla yapılan internal kardiyoversiyon da uygulanabilir.
Ablasyon
Ablasyon
tedavisi, ilaç tedavisini tahammül edemeyen veya ilaçların normal ritmi
idamede başarısız olduğu hastalarda uygulanır. İki çeşidi mevcuttur:
Her 2’side elektrofizyolojist olarak adlandırılan kalp ritim
bozuklukları üzerinde uzmanlaşmış kardiyologlar tarafından uygulanır.
Radyofrekans ablasyon sistemi: kateter ve radyofrekans kaynağı
1.
AV düğüm ablasyonu: Çoğunlukla kasık toplardamarından (ven) girilerek
kalbin içine gönderilen yumuşak kateterler aracılığıyla uygulanır.
Kateterin ucu AV düğüm üzerine getirilerek enerji verilir ve
atriumlardan ventriküllere uyarı geçişi ortadan kaldırılır. Ancak işlem
sonucu kalp ritmi çok düşük hızla (veya hiç) devam edeceği için kalıcı
kalp pili takılarak hastanın günlük yaşamını rahat bir şekilde
sürdürmesi sağlanır. AV düğüm ablasyonu AF’nin birçok semptomunu ortadan
kaldırsa da AF devam ettiği için inme riski devam eder, bu nedenle kan
sulandırıcıların kullanımına devam edilir. İşlem için hastaneye yatış ve
sakinleştirici uygulaması gerekir.
2. Pulmoner venlerin
izolasyonu: Pulmoner venler, akciğerlerde oksijenlenen kanı kalbe geri
getiren damarlardır (bakınız). Bunun için yine toplardamarlardan kalbe
ilerletilen kateterler kullanılır. Sol atriuma bir iğnenin yardımı ile
geçildikten sonra 2 seçenek uygulanabilir: "ablasyon” veya AF'ye yol
açan odakları bulmak için "haritalama” işlemi. Pulmoner venlerin sol
atriuma bağlandığı bölgelere çembersel şekilde enerji uygulanarak
pulmoner venlerin atrium ile elektriksel bağlantısı kesilerek AF
sonlandırılır. Bu işlem toplam 4 pulmoner ven girişinde tekrarlanır.
Belli bir süreden sonra kan sulandırıcılar kesilebilir. Bu işlem için
yine hastanede yatış ve sakinleştirici ihtiyacı vardır.
Kalp Pilleri
İmplante
edilebilir kardiyoverter-defibrilatör (ICD) cihazlar: Hastaya hastaneye
yatmadan tedavi edilme şansı sunar. AF semptomları ortaya çıktığında
hasta cihazı aktive edip güvenli bir şekilde kendini tedavi edebilir.
Alternatif olarak cihaz otomatik olarak çalışmaya da programlanabilir.
ICD’ler hastanın AF atağı geçirdiğini tespit edip gerekli tedavi ile
ritmi normal sinüs ritmine çevirebilir. Cihazlar orta boy pil
büyüklüğünde olup sakinleştirici ve bölgesel uyuşturucu ile deri altına
yerleştirilen cihaz ve kalbe ilerletilen kablolardan oluşur.
Cerrahi tedavi
Kronik
AF’li hastalara cerrahi olarak maze (labirent) operasyonu yapılabilir.
Bu operasyon açık kalp cerrahisi gerektirmekte olup genel anestezi
altında yapılır ve hastanede kalış süresi uzundur.
Teknik:
Operasyon sırasında atriumlara birçok çizgi şeklinde küçük kesiler
yapılarak atriumlar hem izole edilir hem de fazla oluşan uyarıların
oluşumu azaltılır. Uyarılar, oluşturulan kesiler vasıtasıyla normal yolu
izler. Kalp dokusu iyileştiğinde skar dokusu oluşur ki bu doku da AF’ye
yol açan elektriksel uyarıların kalp içinde iletimini ortadan kaldırır.
Bazı durumlarda kalp hızına destek amacıyla kalıcı kalp pili
uygulanması gerekebilir.
Bazı hastalarda AF ile birlikte başka
kalp problemleri mevcut olabilir (kapak hastalıkları veya koroner arter
hastalıkları gibi). Bu gibi durumlarda hastaya kolaylık açısından
cerrah, maze prosedürünü diğer cerrahi müdahale ile aynı seansta yaparak
hem AF’yi hem de diğer kalp problemini tedavi edebilir.
Parsiyel
maze prosedüründe de aynı yaklaşım kullanılmasına rağmen kesiler sadece
sol atriuma yapılır. Yeni cerrahi tekniklerde alternatif enerji
kaynakları kullanılarak (radyofrekans, kriyotermi ve mikrodalga gibi)
kontrollü skar dokuları yaratılmakta ve işlem sonunda komplikasyon oranı
azalmaktadır.
Atrial fibrilasyon, bir takım tedavi yöntemleri olmasına rağmen, günümüzde kardiyolojinin en çok zorlandığı konulardan biri olmaya devam etmektedir. Özellikle tekrarlayıcı AF olan hastalarda normal ritmi sağlamak zor olabilir ve günün birinde kalıcı AF ortaya çıkabilir. Kalıcı AF durumunda da, hız kontrolu ve inmenin önlenmesine yönelik tedavi önem kazanmaktadır.
Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Alpman
http://www.ahmetalpman.com/defkonuoku.asp?id=330&konuindex=16